6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen depremler, 11 ilde büyük yıkıma neden olurken, binlerce insan hayatını kaybetti. Depremlerin ardından bazı bölgelerin tamamı neredeyse enkaz yığınına dönerken, çok sayıda vatandaş da çevre illere göç etmez zorunda kaldı. Ana depremlerin ardından artçı sarsıntılar da devam ederken, vatandaşlar bilim insanlarından gelen açıklamaları bekliyor.
“Türkiye’de her yıl 24 binden fazla deprem oluyor”
Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim İnan, Kahramanmaraş’ı depremleri ve depremin zararlarını en aza indirmeyle ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. İnan, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu söyledi. Türkiye’de her yıl 24 binden fazla depremin meydana geldiğini vurgulayan İnan, “Buna alışık olmamız gerekiyor. Son deprem Doğu Anadolu fayının üzerinde Pazarcık ve Elbistan’da meydana geldi. Biz yeri bilimciler olarak yıllardan beri gerek yayınlarla gerek sözlü bildirilerle o bölgede bir deprem bekliyorduk. Kırılacak parçayı da aşağı yukarı tahmin ediyorduk ve 7 üzeri bir deprem olabileceğini düşünüyorduk. Ancak bir kez daha söyleyeyim bu depremlerin zamanını asla bilemiyoruz. En son Pazarcık da deprem 1513 yılında oldu. O yıldan beri çok büyük deprem orada olmadı ve büyük bir enerji birikimi oldu. 500 yıllık bir enerji birikimi var, bu süreçte o bölgenin sürekli sıkıştığını düşünün. Enerji birikti ve en sonunda patladı” diye konuştu.
“Biz gerçekten şaşkınız”
İlk depremi bekledikleri için şaşırmadıklarını kaydeden İnan, “Bizi asıl şaşırtan olay hemen o depremden 9 saat sonra Pazarcık’ın hemen kuzeyinde bulunan Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde bir depremin meydana gelmesi oldu. Biz gerçekten o depremin olmasıyla büyük bir sürprize uğradık. Bunu beklemiyorduk. Oda birinci depremde hasar görmüş olan bölgelerin tamamen de yıkılmasına neden oldu. Birinci depremin ilk arazi çalışmalarına baktığımızda yüzey uzunluğunun çok fazla olduğunu tahmin edemedik. En fazla 100-150 kilometre olabilir dedik fakat günler geçtikçe araziden gelen veriler Doğu Anadolu fayının 317 kilometre boyunca kırıldığını gördük. Elbistan’daki fay ise yaklaşık 170 kilometre boyunca kırıldı. Dolayısıyla çok büyük bir kırık söz konusu. Depremler bu kırıkların uzunluğuna bağlı olarak büyüklükleri artar. Yada büyük depremler çok uzun yüzey kırığı oluştururlar. Dolayısıyla bu bölgede 11 tane kenti etkileyen bu deprem çok büyük bir depremdi. Biz gerçekten çok şaşkınız” ifadelerini kullandı.
“Depremlerin gününü, saatini bilmek mümkün değil”
Kahramanmaraş’ın ardından en son Hatay’da 2 depremin olduğunu hatırlatan İnan, “Bu şekilde baktığımızda da Doğu Anadolu fayının Malatya’nın hemen güneyinden Hatay’a kadar kırıldığını ve dolayısıyla da gelecek yıllarda öyle çok büyük o bölgede deprem beklemiyoruz. Ama kuzey kesimlerinde deprem olabilir. Biz hangi bölgede depremlerin olabileceğini tahmin edebiliyoruz ama gününü, saatini söyleyemiyoruz. Bunu bazı şeylere bakarak söylüyoruz. Öncelikle o bölgelerde kaç yılda bir deprem olmuş. Dolayısıyla gelecekte de kaç yılda deprem olabilir diye bakıyoruz. Eğer o bölgedeki depremler her 30 yılda bir oluyorsa ona göre değerlendirme yapıyoruz. Ancak bir daha belirtmek istiyorum depremlerin gününü, saatini söylemek mümkün değil. Bazıları çıkıp gün, saat verebiliyor. Bunlar tamamen halkımızı kandırmak amacıyla ortaya atılmış komple teorileridir. Lütfen vatandaşlarımız buna inanmasınlar. Birde boğazdan geçen gemilerin depremlere neden olduğunu söyleyenlerde oldu. Böyle bir şeyin olması da mümkün değil. Çünkü depremler levha hareketlerine bağlı olarak oluşuyorlar” şeklinde konuştu.
“Artçılar 2 yıla kadar uzanabilir”
Artçıların depremin doğasında olduğunu dile getiren İnan, sözlerine şöyle devam etti: “Bazen böyle büyük depremlerde öncü sarsıntılar da olabilir ama her büyük depremde olabilir. Ardından ana şok deprem gelir ve sonrasında arkasından depremin büyüklüğüne orantılı olarak artçı sarsıntılar meydana gelir. Ancak artçı sarsıntılar hiçbir zaman ana depremden daha büyük olmuyorlar. Bu sarsıntılar da giderek azalarak devam eder. 1999 Marmara depremi 7.4 büyüklüğündeydi, onun artçıları bir yıl sürdü. Bunlar ise ondan çok daha büyük depremler. Dolayısıyla bunların artçıların minimum 1,5, belki 2 yıla kadar uzanabilir. Ancak hiçbir zaman için ana depremi geçmezler hep azalarak devam ederler ama arada bir pik yaparlar. İşte 5.0 civarlarına çıkabilir. Burada şuna çok dikkat etmek gerekir. Özellikle depremde binalar yıkılan bölgelerde artçılar devam edeceği için hasarlı binalara yetkililer bir şey demeden girilmemesi gerekiyor. Bazen ufacık bir sallantıda o hasarlı binalar yıkılabilir.”
Türkiye’deki birçok deprem bölgesine gittiğini belirten İnan, “Orada yaptığımız incelemelerde binalarda kullanılan çimentonun da demirin de son derece kalitesi olduğunu gördük. Bina yaparken en önemli şeylerden biri de zemindir. Eğer zemininiz gevşek, sulu bir zeminse bu sefer binanız sağlam dahi olsa büyük bir sallantı da yıkılır. Dolayısıyla zemin ve bina kalitesini sağlam yaptığımız sürece depremden korkmayacağız. Eğer buralara bu yüksek binaları diktirmeseydik bunlar olmazdı. Hatay’da bunlar çok belirgin. Gevşek zeminin üzerine çok katlı binaları yerleştirmişler. Aynı şekilde Kahramanmaraş’ta, Adıyaman ovasında öyle. Bu binaları böyle yerleştirdiğiniz zaman siz depremi zaten çağırıyorsunuz. Ancak o gevşek arazileri ekim alanı olarak kullansak, binaları zemini daha sağlam yerlere ve az katlı yapsak bunları yaşamayız” dedi.